Özel / Analiz Haber
Mısır’da ki 'tiyatro' ABD’nin eseri mi?
Mısır seçimleriyle ilgili endişelerin odağındaki tek konu Sisi’nin oyların %100’üne ne kadar yaklaştığı meselesi. 2013 yılında gerçekleşen darbeden bu yana muhalif aygıtların sistematik olarak ortadan kaldırıldığı Mısır’da seçimler için aydınların deyimi: “Tiyatro”*
Seçimlere kısa bir süre kala CumhurbaÅŸkanlığına adaylığını koymayı düşünen siyasiler tutuklandı ve medya tek bir elde toplanarak halkın üzerindeki baskı artırıldı. The Associated Press’in haberine göre geçtiÄŸimiz aylarda Sisi yönetimi halkın yönelimini sorgulayan tüm anketleri yasakladı ve TV’deki kritik gazetecileri sudan bahanelerle kovdurttu.
Kolluk kuvvetleri ve Sisi hakkındaki her türlü habere karşı önlem alan yetkililer geçtiÄŸimiz günlerde halka yaptıkları çaÄŸrıyla Sisi’nin aleyhine yayın yapan her türlü haber ve kuruluÅŸu ihbar etmelerini istedi.
GeçtiÄŸimiz hafta Mısır’ın Ä°skenderiye ÅŸehrinde tutuklanan foto-muhabir Mahmud Ebu Zeyid’in ölüm cezası alacağı yetkililerce açıklanırken 20 gazetecinin de tutuklanması gündemin arkasında kaldı.
Baskıcı bir politikaya sahip olan rejim son dönemde sertliÄŸini artırıken 2013-2017 yılları arasında binlerce silahsız sivili katletti, yüzlerce gazeteciyi tutukladı ve sayısız web sitesi ile STK’nın çalışmalarını engelledi.
Rejimin baskı unsuru olarak kullandığı yöntemler caydırıcılığını artırması için toplu tutuklama, ortadan kaybetme ve işkence etme şeklinde sıralanabilir.
Hazır Seçim Sonuçları
Seçim komisyonu adaylık için yalnızca Musa Mustafa’ya izin verdi; ama onun adaylığı da bu tiyatroya bir meÅŸruiyet kazandırmaktan ibaret.
Bir Sisi taraftarı olan Musa iki ay öncesine kadar Sisi kampanyası için imza toplayanlardan biriydi. France 24’ün haberine göre Musa’nın adaylığı açıklanana kadar Facebook hesabı Sisi resimleri ve destek gönderileriyle doluydu.
*(Bu kavram Türkçe’ye çevrilirken Sham kelimesi metnin baÄŸlamı içinde bu ÅŸekilde kullanılması anlamla örtüştüğü için sahte/uydurma kelimesinin yerine kullanılmıştır.)
Pratikte seçim sonuçlarının Sisi’nin bir önceki seçimlerde elde ettiÄŸi oy oranına yakın olması bekleniyor. 2014 yılında Sisi hükümetin sert politikaları ve sindirilmiÅŸ bir atmosferle girdiÄŸi seçimde %96 oy alarak CumhurbaÅŸkanı seçildi.
2014 yılında yapılan Anayasa referandumu da Sisi hükümetinin hukuksuz yarışıyla gölgelendi. Bütün bilbordlarda yalnızca Sisi posterleri ve “Evet verin” sloganları bulunurken sosyal medya hesaplarında seçime “Hayır oyu verin” diyen sayılı birkaç kiÅŸi de derhal tutuklandı. Bu durum 2015 yılında yapılan parlemento seçimlerinde de deÄŸiÅŸmedi.
Amerika’dan YeÅŸil Işık Mı?
Sisi’nin uyguladığı bazı taktikleri eleÅŸtirmekle beraber ABD, Sisi’yi bugüne kadar hep destekledi.
ABD’nin mevcut BaÅŸkanı Trump, Sisi’ye övgüler yaÄŸdırarak “fantastik adam” tanımlamasında bulundu ve aralarında iyi bir hava olduÄŸunu da sözlerine ekledi. Bu gibi yorumlar zaten daha önce Trump yönetimince belirtildiÄŸi üzere “insan hakları ihlalleri müttefiklerle politikların belirlenmesinde öncelik olmayacaktır” anlayışıyla uyum göstermekte.
Bir önceki BaÅŸkan Obama’nın yönetim anlayışı biraz daha giriftti. Obama, Sisi ile çalışmayı istemekle beraber Ä°nsan hakları konusunda Mısır yönetimiyle bazı sorunlar yaşıyordu. Obama yönetimi Darbeyle beraber ortaya çıkan insan hakları ihlalleri nedeniyle önceleri Mısır yönetimiyle ortak tatbikatları durdurdu ve askeri yardımları askıya aldı. Buna raÄŸmen Sisi’nin stratejik öneminden dolayı onunla müttefik düzeyinde iliÅŸkilerini sürdürmeyi devam etti.
Sonuç itibariyle Obama yönetimi Sisi’nin darbe sonrası ortaya koyduÄŸu yol haritasını kabul etti; ama kısmi olarak ABD silahlarıyla gerçekleÅŸtiren katliamların azaltılması yönünde bir politika benimsedi. Darbeden sonra dönemin hükümet sözcüsü Jen Psaki ordunun propagandasını benimseyen ifadeler kullanarak Mısır’ın seçilmiÅŸ CumhurbaÅŸkanı Mursi ve Mısır iradesini küçümsemekten geri kalmadı.
Darbeden sonra Mısır meydanlarında yüz binlerce insanın katılımıyla gerçekleÅŸen gösterileri görmezden gelen dönemin ABD Dış Ä°ÅŸler Bakanı John Kerry Sisi’yi “demokrasinin restorasyonundan sorumlu adam” ilan etti.
Obama yönetimi Sisi müdahalesi hiçbir resmi oturumda Darbe olarak tanımlamadı. Böyle bir ifadenin kullanılması ABD yasalarınca Sisi rejimine olan bütün desteği kesmesini gerektirecekti çünkü ABD mahkemelerice Darbe yapmak suçtur ve bu hükümetler desteklenemez.
Sonuç olarak Obama yönetimi Cam David anlaşmasından bu yana düzenli olarak ödenmesi taahüt edilen 1.6 Milyar Dolarlık yardımı Sisi hükümetine de ödemeye devam etti.
2013 ve 2014 yıllarında ABD kongersine yaptığım ziyaretlerde Mısır’daki rejimin insan hakları ihlalleri ve ABD’nin bu ülkeye yönelik dış politikasını görüştüm.
Bana söylenen Sisi’nin yaptığı ihlallere raÄŸmen Mısır’da istikrarı saÄŸladığı ve bunun Amerikan çıkarları için önemli olduÄŸuydu.
Mısır yönetiminin uyguladığı ihlallerin ve eşitsizliğin daha büyük istikrarsızlıklara sebep olacağına dair yaptığım yorumlar ise görmezden gelindi.
Samimi olmak gerekirse bazı kongre üyeleri ihlaleller hakkında yaptığım yorumlara ilgiliydi ve ABD değerlerinin geleceği açısından bazı endişeler taşımaktaydılar.
Özellikle bazı kongre üyeleri Darbeden sonra yapılan yardımların kesilmesi fikrini taşımaktaydılar. 2013 yılında McCain ve Lindsay Graham Washington Post’ta yazdıkları makalede ABD yönetimini yapılanı Darbe olarak niteliyip yardımların derhal durdurulmasını talep ediyorlardı. McCain ve Lindsay ABD’nin Sisi ile olan iliÅŸkilerine ciddi eleÅŸtiriler getirmeyi de sürdürmüşlerdi.
Geçtiğimiz hafta ABD kongre üyelerinden Jim McGovern yaptığı açıklamada yaklaşan Mısır seçimleriyle ilgili ciddi endişeler taşıdıklarını ve bazı kongre üyeleriyle bir çözüm bulunması için bir takım çalışmalar yaptıklarını duyurmuştu.
Bazı kongre üyelerinin kiÅŸisel çabalarına raÄŸmen ABD politikası hala Sisi’yi destekleme taraftarı.
Trump’ın yeni atadığı Dış iliÅŸler yeni Bakanı Pompei’nin Mısır politikasında nasıl davranacağını yakında göreceÄŸiz. Dış Ä°ÅŸlerinin bir önceki Bakanı Tillerson Sisi konusunda Trump’tan daha eleÅŸtirel yaklaÅŸmış ve Katar’a yönelik uygulanan ambargo konusunda Mısır’ın konumunu eleÅŸtirmiÅŸti.
Büyük Resim
Dürüst olmak gerekirse Sisi’yi destekleyen tek devlet ABD deÄŸil. Arap Diktatörlükler ve Demokratik Batılı ülkeler Sisi’nin ayaklarına kırmızı halı serme konusunda adeta birbiriyle yarışıyorlar.
Mısır yönetiminin sert rejimi için yalnızca ABD’yi suçlamak da hatalı olur.
Mısır’da yaÅŸanan kriz, totaliterleÅŸen rejim, tek tipleÅŸen medya her ÅŸey öncelile Mısrlıların sorumluluÄŸundadır.
Yine de Amerika’nın Latin ülkeler ve Afrika’da oynadığı tarihsel rolü gözümüzün önüne aldığımızda tamamen suçsuzdurda diyemeyiz. Bu ülkelerde demokratik hükümetlere karşı yapılan darbelerde yerel otoritelerin özellikle ekonomik olarak desteklendiÄŸi tarihi bir vakadır.
ABD’ye dünyanın tek süper gücü ünvanı verildiyse eÄŸer Mısır gibi toplumlarda yaÅŸanan bu denli deÄŸiÅŸimlerden onu suçlama hakkımız da var. EÄŸer ABD’nin böyle bir olayda suçu yoksa o halde yücelttiÄŸi deÄŸerlerin gereÄŸi olarak insan hakları ve demokrasinin Mısır’da da yaÅŸatılması için çaba göstermesi gerekirdi. EÄŸer daha tutarlı bir politika izlenebilmiÅŸ olsa ABD’li liderlerin hep arzu ettiÄŸi gibi (!) daha istikrarlı bir dünyada yaÅŸamamız da mümkün olurdu.
Muhammed Elmasry – Al Jazzera
Çeviren Mehmed Mazlum Çelik
Henüz yorum yapılmamış.